Her insanda otuzlu yaşlarından itibaren gözaltı bölgesinde çeşitli deformasyonlar meydana gelmektedir. Bu deformasyonların oluşmasındaki en büyük neden otuzlu yaşlardan itibaren ciltteki kolajen ve hyaluronik asit üretimin yavaşlaması ve dolayısıyla vücudun su tutma kapasitesinin azalması olmaktadır.
Vücudun su tutma kapasitesinin azalması ciltte kuruluk, kırışıklık, sarkma ve çizgi gibi cilt sorunları ortaya çıkmaktadır. Kişinin tüm vücudunda bu deformasyonlar gözlemlenebildiği gibi yüzün gözaltı bölgelerinde de oluşabilmektedir. Başlıca gözlemlenen gözaltı deformasyonları şu şekilde sıralanmaktadır:
Yeni nesil metotlar ile artık hastanın bıçak altına yatmadan gözaltında oluşan bu cilt sorunlarından kurtulması mümkündür. Hiçbir cerrahi operasyon gerektirmeyen gözaltı ışık dolgusu da yeni nesil tıbbi teknolojik yöntemler ile uygulanan bir cilt bakım uygulamasıdır. Gözaltı ışık dolgusu gözaltı ve çevresinin ihtiyacı olan gereksinimleri karşılama prensibine dayanmaktadır.
Otuzlu yaşlardan itibaren insanların gözaltı bölgelerinden başlayarak burun çevresine kadar çeşitli cilt sorunları ortaya çıkmaktadır. Ayrıca gözyaşı oluklarından oluşan çöküntüde cildin daha koyu renk almasına neden olmaktadır. Yapısal olarak cildin diğer dokularına kıyasla gözaltları ve göz kapakları daha gevşek bir yapıya sahiptir. Bu gevşek yapının elastikiyetini giderek kaybetmesi sonucunda sarkma, buruşma ve torbalanma meydana gelmektedir. Tüm bu cilt sorunları kişinin olduğundan daha yaşlı, daha yorgun ve daha mutsuz gözükmesine neden olmaktadır.
Gözaltında oluşan tüm bu cilt sorunları yaşlanma ile ortaya çıkmaktadır. Öte yandan yaşlılık sadece tek nedeni olmaktadır. Kişinin düzensiz uyku uyuması, kronik yorgunluk, stres, kötü beslenme alışkanlığı, alerjik cilt yapısı, sigara ve alkol tüketimi ve yetersiz su tüketimi gibi çevresel faktörler ile genetik yapı da bu cilt sorunlarına neden olmaktadır. Bu sorunlar zamanla kişinin kendisini beğenmemesine ve giderek aynalara küsmeye başlamasına neden olmaktadır.
Tamamen jel bazlı bir yapıda olan gözaltı ışık dolgusu, temelindeki iki içerik olan hyaluronik asit ve polivitamin karışımı gözaltı ve çevresinde cildin ihtiyacı olan temel yapı taşlarını harekete geçirmek amacı taşımaktadır. Hyaluronik asit cildin nem dengesini koruyan bir maddedir.
Zamanla ciltteki hyaluronik asit üretimi giderek azalmaktadır. Bu yüzden cilt yapısında bir kuruluk ve kırışıklık gibi deformeler meydana gelmektedir. Gözaltı ışık dolgusu ile bu cilt sorunların ortadan kalkması sağlanmaktadır. Polivitamin ile de cildin ihtiyacı olan vitamin, mineral ve antioksidan gibi enzimler karşılanmaktadır. Böylece gözaltı bölgesi işlem sonrasında kendini yenileyerek morarma gibi cilt tonu eşitsizliği giderilmektedir.
Gözaltı ışık dolgusu uzman doktorlar tarafından gerçekleştirilen bir cilt bakımı uygulamasıdır. Hastaya işlem öncesinde içerisinde anestezi bulunan bir krem sürülmektedir. Böylece uygulama sırasında hasta herhangi bir acı ve ağrı hissetmemektedir. Anestezi bazlı krem sürüldükten sonra içerisinde hyaluronik asit ve polivitamin bulunan karışım çok ince künt uçlu kanüller ile gözaltına uygulanmaktadır.
Gözaltı ışık dolgusu diğer dolgu işlemlerinden farklıdır. Bu farklılık gözaltı cilt dokusunun yüzün diğer bölgelerindeki cilt dokularına kıyasla daha hassas ve daha ince bir yapıya sahip olmasından kaynaklanmaktadır. Bu yüzden bu cilt bakım uygulamasının uzman doktorlar tarafından yapılması gerekmektedir.
Gözaltı ışık dolgu işleminin kalıcılığı hastadan hastaya göre farklılık göstermektedir. Genelleme yapılacak olursa gözaltı ışık dolgusu işleminin kalıcılığı 9 ile 12 ay arasında değişen bir zaman dilimine denk gelmektedir.
Bu sürenin uzaması ya da kısalmasını etkileyen faktörler arasında hastanın yaşı, metabolizma hızı, cilt yapısı ve gözaltı deformasyonların şiddeti ve büyüklüğü olmaktadır. Hastanın istemesi durumunda etkisinin yitiren gözaltı ışık dolgusu tekrar edilebilmektedir
Gözaltı ışık dolgusu cerrahi operasyonlar gerektirmeyen bir işlem olmaktadır. Bu yüzden uygulama sonrasında hastada herhangi bir komplikasyon oluşmamaktadır. Bir diğer ifade ile işlem sonrasında hastada cerrahi enfeksiyon ya da kanama riski gibi bir komplikasyon ihtimali bulunmamaktadır.
Öte yandan işlem yapılan bölgede uygulama sonrasında şişlik, kızarma ve morluk gibi belirtiler gözükmektedir. Bu belirtilerin gözükmesi durumunda hastanın korkmasına gerek yoktur. Bu belirtiler birkaç gün sonra kendiliğinden yok olmaktadır. Bu yüzden gözaltı ışık dolgusu için tamamen risksiz bir cilt bakım uygulamasıdır denilebilmektedir.
İdeal kilosundan olan ve genellikle otuz yaşından büyük hastalar için gözaltı ışık dolgusu oldukça etkili bir yöntem olmaktadır. Bu yöntem ile hastanın gözaltında meydana gelen deformasyonlar kolayca yok edilmektedir.
Öte yandan bazı durumlar hastalara gözaltı ışık dolgusu yapılmaktadır. Bunlar;
Bu durumlar haricinde cinsiyet ayrımı yapılmaksızın herkese gözaltı ışık dolgusu yapılmaktadır. Ayrıca hastanın işlem öncesinden en az on beş gün öncesinden kan sulandırıcı, aspirin ve antibiyotik gibi ilaçların kullanımını kesmesi gerekmektedir.
Her dolgu ve plastik cerrahi işleminde olduğu gibi gözaltı ışık dolgusu uygulamasında da bu ilaçların kullanımı kan pıhtılaşmasına engel olmaktadır. Bu da hastanın işlem sonrasında uygulama yapılan yerlerinde ufak bir kanama olmasına neden olmaktadır. Ayrıca işlem sonrasında da hasta bu ilaçlarının kullanımından bir süre daha uzak durmalıdır.